A. On Sekizinci Yüzyil'da Bilim
(Aydinlanma Dönemi)
Aydınlanma, insanın kendi aklı ve deneyimleri ile geleneksel görüşler ve ön yargılardan kurtulmak ve akla dayanarak, dünyayı kavramak düzenlemeye çalışmaktır. Bu anlamda Aydınlanma Çağı insan aklının bağımsız olması gerektiği düşüncesine dayanır. Öyleyse benimsenmesi gereken tavır inanmak değil, bilmek olmalıdır. Bu genel belirlemeden anlaşıldığı üzere, burada sorgulanmak istenen insan varliginin anlamı ve bu Dünya'daki yeridir. Nitekim Aydınlanma'nin gelenekselleşmiş bir tanımını veren Kant'a göre Aydınlanma, insanın kendi kusurları sonucu düşmüş olduğu olumsuz durumdan, yine kendi aklini kullanmak suretiyle çıkma çabasıdır. Gerçekte insan içinde bulunduğu olumsuz duruma aklı yüzünden değil, onu gerektiği gibi kullanmayı bilmemesi yüzünden düşmüştür. Bu yönüyle Aydınlanma'nin, Ortaçağ düşüncesine ve yaşam anlayışına karşıt bir dünya görüşü olarak ortaya çıktığı görülmektedir. Aydınlanma'nın temel özelliklerinden birisi de, doğa ile akıl arasında bir uygunluk olduğunu ve akılsal yapıda olan bu doğayi aklın rahatlıkla kavrayabileceğidir.
a. Doğa ve Bilgi Felsefesi
Bu dönemde bilginin doğasına ilişkin tartişmalar yogunlaşmiş ve Tümevarim Yöntemi Hume tarafından sorgulanmıştır. Fransiz ansiklpedistlerinden D'Alembert ve Diderot gibi araştırmacilar Rönesans'tan bu yana üretilen yeni bilimsel bilgi birikimini, Ansiklopedi adlı yapıtta bir araya getirmeye çalışmışlardır.
b. Matematik
Bu dönemde Euler ve Lagrange integral ve diferansiyel hesabina ilişkin on yedinci yüzyılda başlayan çalışmaları sürdürmüş ve bu çalışmaların gök mekanigine uygulanması sonucunda fizik ve astronomi alanlarında büyük bir atılım gerçekleştirilmiştir. Mesela Lagrange, Üç Cisim Problemi'nin ilk özel çözümlerini vermiştir.
* Leonardo da Vinci (1452-1519)
Rönesans'ın habercilerinin başında gelen Leonardo da Vinci sistematik bir eğitim görmemiş olmasina karşın, bilgi dağarcığını iyi geliştirmiş ve bilim ve teknolojiye önemli katkılarda bulunmuş ansiklopedik nitelikte bir bilim adamidir. Leonardo, öncelikle bir ressam olarak ad yapmıştır; onun muhteşem yapıtları bazı kiliselerin duvarlarını; günümüzdeki önemli müzeleri süslemektedir. Ancak resim çalışmalarını saglıklı bir şekilde yürütebilmek için bir seri anatomi ve perspektif çalışmaları yapmak ihtiyacını hissetmiştir. Bu çalışmalardan perspektifle ilgili olanını Leon Battista Alberti ve Pietro della Francesco gibi devrinin matematikçileriyle birlikte yürütmüştür. Bunlardan Francesco matematiğin yanı sıra resimle de ilgilenmiştir. Diğer yandan Leonardo, yapı bilgisine gereksinim duymuş ve başta insan yapısı olmak üzere bazı canlı yapıları kapsayan bir anatomi çalışması yürütmüştür. Bu çalışmalarında enjeksiyon tekniğini uygulayarak, yani dokular arasına kısa zamanda donan bir maddeyi zerkederek, yapıyı tespit edip, onu en ince ayrıntısına kadar, en doğru şekilde belirlemeye çalismıştır. Bu gayretleri sonucunda, özellikle kalp, mide, muhtelif damarlar ve kasların yapısını günümüze uygun olarak belirlemeyi başarmıştır. Kalbin kapakçiklari ve hareketi üzerinde dikkatini yogunlaştirarak, kalbin adeta bir tulumba şeklinde çalistığını belirtmiştir.
Leonardo anatomi çalışmalarını karşılaştırmalı olarak yürütmüş, insanın anatomik yapısı ile muhtelif hayvanların anatomik yapılarını karşılaştirmıştır. Bunlardan biri de atların bacak ve ayak kemikleri ile insanınki arasında yaptığı ilginç ve günümüzde de doğru olarak kabul edilen karşılaştırmasıdır.
Teknoloji ile ilgili olarak bazı projeler geliştiren Leonardo, kuşların kanat ve kas yapısından hareketle, insanların da belli bir düzenek sayesinde uçabileceği anlayışını geliştirmiş ve bu yolda bazı araştırmalar yapmıştır. Aynı şekilde baliklar gibi, insanların da denizin altinda yaşayabileceğini varsayan Leonardo'nun ilk denizalti projelerini geliştirdiği görülmektedir.
Leonardo bir ressam, bir bilim adamı ve bir mühendistir; ancak o günlerde yaygın olarak kabul gören hümanizm görüşünü de desteklemiş ve klasik Yunan düşünürlerinin ve yazarlarının yeniden incelenmesi ve benimsenmesi gerektiğini hararetle savunmuştur. Ona göre bilim adamları tıpkı Aristoteles ve Platon gibi, kendi düşüncelerini hiçbir etki altında kalmadan geliştirmeli ve savunmalıdır.
c. Astronomi
Yakin dönem astronomi çalışmalarının genellikle üç alanda yogunlaştığı görülmektedir:
1. Özellikle Herchell ve Halley'in yapmış oldukları gözlemler sonucunda Güneş sistemine ilişkin gözlemsel veriler artmıştır.
2. Astronominin kuramsal yönünü oluşturan ve elde edilen gözlemsel verileri değerlendirerek gökcisimlerinin hareketlerinin matematiksel açıklamasını veren dinamik astronomi gelismiştir. Mesela Laplace, Güneş sistemindeki bütün gezegenlerin hareketlerinin matematiksel olarak gösterilebileceğini öne sürmüstür.
3. Fizik ve kimya alanlarında yapılan araştırmalar sonucunda elde edilen veriler doğrultusunda yıldızların yapısını inceleyen astrofizik ve evrenin yapısını inceleyen kozmoloji gibi yeni bilim alanları ortaya çıkmıştır. Özellikle astrofizikte Frounhofer ve Kirchoff'un, kozmolojide ise Kant ve Laplace'in yapmış olduğu araştırmalar çığır açıcı niteliktedir.
d. Fizik
Bu dönemdeki fizik araştırmalarının özellikle elektrik konusunda yoğunlaştığı ve Gilbert ve Otto von Guericke'in ardından, Du Fay, Franklin, Cavendish, Coulomb, Galvani, Ampere ve Volta'nın çalışmaları sonucunda elektriğin bagımsız bir fizik dalı olarak ortaya çıktığı görülmektedir.
Ayrıca, ses, ışık, ısı ve enerjinin doğasını açıklamaya yönelik çalışmalar yoğunlaşmiş ve bu fiziksel varliklar arasındaki ilişkiler matematiksel olarak gösterilmiştir.
Dalton, kimyasal tepkimeleri açıklamak için Atom Kuramı'nı, Young ise ışığa ilişkin çağdaş Dalga Kuramı'nı geliştirmiştir.
f. Biyoloji
Bu dönemde doğa bilimlerinden botanik ve zooloji alanlarındaki çalışmalar gelişmiş ve özellikle Darwin'in dedesi Erasmus Darwin ve Lamarck'in yapmış olduğu araştırmalar sonucunda, yeni bitki ve hayvan türlerinin olusumunu açıklamaya yönelik Evrim Kuramı'nın temelleri atılmıştır.
g. Cografya
Bu dönemde on besinci yüzyilda başlayan cografî keşifler, Cook 'un özellikle Antarktika ve Dünya'nin diğer bölgelerine yapmış olduğu gezilerle tamamlanmıştır.
h. Teknik
Bu dönemde Sanayi Devrimi'nin temelleri atılmış ve bu sayede üretime makinalar hakim olmaya başlamıştır. Deniz ve kara araçlarının yanı sıra, hava araçlari da geliştirilmiştir. Montgolfier Kardesler'in bu alandaki çalışmaları sonucunda havaciliğa ve uzay çalışmalarına giden yol açılmıştır.
Kimyanin gelişmesine bağlı olarak madencilik ve sanayi de ilerlemiş ve üretim biçimi ve buna bağlı olarak ürün verimi köklü bir degisim geçirmıştır. Ayrıca tarimda da sanayilesme sürecine girilmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder